Sizce insan hakları nelerdir?" diye sorsam, cevaba nereden başlardık?
Yoksa siz de bu konuya sadece Doğu-Batı diye ırkçılık yaparak mı bakarsınız?
Hayır! Mesele ten rengi, ırk ya da genetik kod değil. Mesele, insan onurunun kaynağı, güvencesi ve uygulama alanıdır. Bu bir ırkçılık değil, adaletsizlik eleştirisidir.
Peki, insan hakları nedir? Özünde, din, dil, coğrafya ayırt etmeksizin her insanın doğuştan sahip olduğu, elinden alınamaz ve vazgeçilemez olan o temel onur ve güvenceler bütünüdür. Bu, yaşama hakkıdır, güvenlik hakkıdır, işkence görmeme güvencesidir.
Bizim medeniyetimizde bu haklar, ilahidir. Tartışılmaz, pazarlık edilemez. Kur'an-ı Kerim'de "Andolsun ki biz, Âdem oğullarını üstün ve onurlu kıldık" emri, insanın varlığını en yüce noktaya taşır. Bizim için bir cana kıymak, bütün insanlığa kıymaktır. "Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Araba; kırmızının siyaha, siyahın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem de topraktandır."
Ama gelin görün ki, dünyanın süper güçlülerinin bizlere hediye ettiği Yaldızlı Sözleşme'nin yıldönümü geldiğinde, içimizdeki o onur ve merhamet duygusu yerini keskin bir hayal kırıklığına ve acı bir tebessüme bırakıyor. "Söz uçar, yazı kalır; fakat icraat, her şeyi siler."
Bugün 10 Aralık! Hadi bakalım, Batı’nın bize sunduğu bu siyasi lüksü coşkuyla kutlayalım!
Gerçekten de kutlamamız gereken çok şey var:
Kutlayalım: Gazze’de enkaz altında kalan çocuğun yaşama hakkını kimsenin umursamamasını.
Kutlayalım: Doğu Türkistan’da hapsedilen Uygurların sessizce unutulma hakkını.
Kutlayalım: Yemen’de açlıktan ölenlere, Batı’nın sadece kınama gönderme lüksünü!
Kutlayalım: Suriye'de milyonlarca insanın savaş yorgunluğuna teslim edilip artık haber değeri bile taşımamasını.
Bugün, o Yaldızlı Sözleşme metnini imzalayanların, metnin mürekkebi daha kurumadan Filistin'de, Doğu Türkistan'da ve diğer kanayan topraklarda o hakları boğuşunu görmezden gelme sanatındaki başarılarını da ayakta alkışlama günü!
"Kötülüğün zaferi için gereken tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır." – Edmund Burke
Siz, hakları ve ahlakı o kadar ustaca bir dengeye oturttunuz ki, vicdanınızın sesini duymak için ekonomik raporların sesini kısmanız gerekmiyor.
"Para, insan haklarının görmezden gelinmesi için en güçlü dilsizdir."
Bizim medeniyetimizde "can" kutsaldı. Sizin modern dünyanızda ise "can," petrol boru hattının geçtiği yere göre değerleniyor.
Tekrar kutlu olsun... Kime?
Tabii ki, insan haklarının nerede başlayıp nerede biteceğine karar verme yetkisine sahip olanlara!
Ve bizlere, bu acı gerçek karşısında sadece izlemekle yetinenlere.