Bir İnsan, Ardında Bıraktığıyla Yaşar: Hemim Abinin Ardından - Vatandaşın Sesi

Bir İnsan, Ardında Bıraktığıyla Yaşar: Hemim Abinin Ardından

Yazar: Bilal GELDİ | 24.11.2025

Bu dünyadan göçüp gidince geriye bırakabildiğimiz en kıymetli miras, mallar mülkler değil; iyilikle yoğrulmuş bir nesil, bir Fatiha okuyacak gönüller, bir tebessümle anılacak güzel hatıralardır. Bir insanın gerçek serveti, arkasında bıraktığı izdir. İşte geçtiğimiz günlerde Sultanbeyli’de gerçekleştirilen Memleket Günleri programında tanıdığım Fehim abi, bu sözün yaşayan bir örneğiydi…

Onu sadece birkaç gün tanımış olmama rağmen yıllardır aynı sofrayı, aynı sohbeti paylaşmışız gibi bir sıcaklık hissettim. Samimiyeti, sohbetinin lezzeti, yardımseverliği, güler yüzü… Güneydoğudan Karadeniz’e, İç Anadolu’dan Marmara’ya kadar çadırda bulunan herkesin gönlüne dokunmuştu. İnsan ayrımı yapmayan, kalpleri birleştiren, bulunduğu ortama huzur katan gerçek bir Anadolu insanıydı Hemim abi.

Program boyunca bir şeyi fark ettim: Bu kadar kısa sürede bir insan böylesine sevilebiliyorsa, demek ki hayatı boyunca gönülleri fethetmiş, vicdanlara dokunmuş, iyilikle yoğrulmuş bir yaşam sürmüş demektir.

“Ne olur ne olmaz evladım, helallik hakkımızdır…”

Vefatından bir gün önce yanıma geldi. Elinde lokum vardı. “Gel evladım, lokum ye… Ne olur ne olmaz, bana hakkını helal et,” dedi.

“Olur mu abi öyle şey? Sen bize hakkını helal et,” dedim.

O an o cümlenin böylesine büyük bir anlam taşıdığını bilmiyordum. Sanki içine doğmuş… Sanki kalbi, son adımlarını attığını hissediyordu.

Ertesi gün acı haber geldi: Memleket Günleri programının sekizinci gününde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.

Hemim abi, belki programın misafiriydi ama hayatın gerçek sahibi olduğunu son davranışlarıyla bize gösterdi. Helalliğini almış, kimseyi kırmadan, kimsenin hakkını gözetmeden dünyadan geçip gitmişti. Bu da her kula nasip olmayacak bir güzellikti.

“Bu kadar mı seveni olur bir insanın?”

Cenazesi ise gerçekten görülmeye değer bir vefa örneğiydi.

Cemaat sokaklara, yollara sığmadı…

Her yaştan, her yöreden insanlar…

Bir insanın arkasından dökülen gözyaşı samimiyse, o insanın hayatı da güzel yaşamış demektir.

Cenazenin ilk etapta daha büyük bir camide kılınması planlandı; çünkü kalabalık gerçekten çok fazlaydı. Fakat mahalleli, komşuları ve yıllarca aynı ortamı paylaştığı dostları tek bir ağızdan şöyle dedi:

“Hemim abiyi başka bir yerde uğurlamayız.

Emeği olan, yapımında alın teri bulunan kendi mahalle camimizde uğurlayacağız.”

Bu söz aslında onun bütün hayatının bir özeti gibiydi.

İnsan yaşarken yaptığı iyilikle, hizmetle, dokunduğu gönüllerle kendi cenazesinin yerini bile belirlermiş meğer.

“Gidişler acıdır ama ardında bıraktığın güzelliklerdir seni yaşatan…”

Hemim abinin ardından Sultanbeyli’de öyle bir hava esti ki…

Sanki herkes kendi içinde sessiz bir muhasebe yaptı:

“Ben ardımda nasıl bir iz bırakacağım?”

“Kimler benim için dua eder?”

“Ben kaç gönüle dokunabildim acaba?”

Bir insan düşünün ki; tanıyan tanımayan herkesin yüreğinde yer etmiş olsun.

Bir insan düşünün ki; son nefesinden önce helalliğini almış, hayatını temiz tamamlamış olsun.

Hemim abinin gidişi bize bir kez daha gösterdi ki;

asıl olan yaşadığın ömür değil, yaşattığın değerlerdir.

Allah ona rahmet eylesin.

Mekânı cennet, yolu nur olsun.

Peygamber Efendimizin şefaatine nail eylesin.

Ve Mevla bize de aynı güzellikte bir ömür, aynı temiz niyetle bir son nasip etsin…

Ardında Fatiha bırakabilmek, gönüllere iz olabilmek,

Hemim abi gibi güzel bir insan olarak anılabilmek hepimize nasip olsun.

Ana Sayfaya Dön