Son Haberler
Gölgesi Eksik Olanların Aile Yılı -

Gölgesi Eksik Olanların Aile Yılı

Yazar: Özgül KARAKEÇİLİ | 30.09.2025
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, ailenin toplumdaki rolünü yüceltmek, değerini artırmak ve aile içi bağları güçlendirmek amacıyla bu yılı "Aile Yılı" ilan ederek ; aile kurumunun karşılaştığı modern zorluklara dikkat çekmeyi, kuşaklar arası iletişimi güçlendirmeyi ve aile refahını destekleyen politikalara zemin hazırlamayı amaçlıyor .

Bu yıl "Aile Yılı" ilan edildiğinde, ilk olarak aklıma kendi ailem geldi. Annemin sonsuz fedakârlığı, babamın sarsılmaz duruşu... Ama sonra düşündüm; bu kavram, herkes için aynı anlamı acaba taşımıyor mu?

Benim için bu yıl, bir resmiyetten çok, yüreğimdeki o eksikliği bir kez daha hatırlatan bir döneme dönüştü. Çünkü biliyorum ki bu yılın getirdiği sevinç, aileleri tam olanlar için bir mutluluk kaynağıyken, benim gibi bir boşlukla yaşayanlar için her kelimesi kalbe dokunan bir anıya dönüşüyor.

Çocukluğumun en sıcak hatıraları, bizi kucaklayan o güvenli limanlar, aslında her iki koldan da gelen ailemin hayat pınarları olan büyüklerimizdi. Ama maalesef, bazı anılarım yarım kaldı. Onları erken yaşta kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Aile yılı, benim için de hayatımda eksik kalan, hiç yaşanmamış o güzel anları yeniden düşündüğüm bir zaman dilimi oldu.

Yüreğinde Eksik Bir Yanla Ebeveyn Olmak
Yarım kalmış hikayelerden bahsederken en büyük acıyı düşünmeden edemiyorum. Evladını toprağa vermiş yürekler... Hayatın akışına, doğanın döngüsüne aykırı bir şekilde yavrularını kaybetmiş o anneler, babalar. Onlar için "aile yılı" sadece bir slogan değil, her nefeste hissedilen, dinmeyen bir özlemin ve sessizliğin adıdır. Her gülüşlerinde bir burukluk, her gözyaşlarında tarifsiz bir sevgi barındırdıklarını hissediyorum.

Ve sonra, kendi anne babasını genç yaşta kaybetmiş, şimdi ise bir evlat yetiştirmeye çalışan kendimi görüyorum. Kendi çocuklarına anne ya da baba olurken, içimde hep eksik bir yanla yaşıyorum. Benim için aile, sadece bir yuva değil, aynı zamanda geçmişin ve geleceğin iç içe geçtiği, bazen hüzünlü bazen de gururlu bir yolculuk. Kendi ebeveynlerimin verdiği sevgi ve öğütlerden mahrum kalarak, kendi yavrularıma hem annelik hem de tam bir ebeveynlik sunmaya çalışıyor, onlara gösteremedikleri sevgiyi kat kat vermeye çabalıyorum. Bu, benim için yasın en büyük fedakârlığa dönüştüğü, sevginin yoklukta bile yeşerdiği bir hikâyedir.

Unutulan Sorumluluklar ve Benim Gözlemlerim
Bu “Aile Yılı” bize, kendi ailemizden daha fazlasını görme fırsatı sunmalı diye düşünüyorum. Biliyorum ki, bazen kendi dertlerimize o kadar odaklanıyoruz ki, yanı başımızdaki yalnız yürekleri göremiyoruz. Onlar da bizim bir parçamız. Huzur evlerinde unutulmuş büyüklerimizi, sevgi evlerindeki çocukları, uzak bir şehirde yalnız başına mücadele edenleri… Onlara uzatacağımız yardım eli, vereceğimiz bir kucaklama, belki de bu kavramın gerçek anlamını bulmasını sağlar.

Bir toplumun gücü, en zayıf halkasıyla sınanır derler. Bu yıl, bana bu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Çünkü bir ailemizin olması bir zenginlik olabilir, ama o ailenin parçası olmak için hepimizin çabalaması hayati bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, sadece kan bağımız olanlara değil, hayatın zorlu döngüsünde yalnız kalmış her yüreğe uzanan bir sevgi köprüsü kurmaktır. Unutmayalım ki, bu çaba; kalbimizden başlayan, en kutsal ve en güçlü mirasımızdır.
Ana Sayfaya Dön