Berlin Humboldt Üniversitesi Moleküler Parazitoloji Anabilim Dalında çalışmalarını sürdürürken TÜBİTAK 2232-B Uluslararası Genç Araştırmacılar Programı kapsamında Türkiye’ye dönen ve Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezinde bilimsel çalışmalarını başlatan Dr.
Berlin Humboldt Üniversitesi Moleküler Parazitoloji Anabilim Dalında çalışmalarını sürdürürken TÜBİTAK 2232-B Uluslararası Genç Araştırmacılar Programı kapsamında Türkiye’ye dönen ve Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezinde bilimsel çalışmalarını başlatan Dr. Özlem Günay Eşiyok, “Yenilikçi Optogenetik Teknoloji Kullanımı ile Siklik AMP Sinyal Yolağının Aktive Edilerek Toxoplasma gondii Parazitinin Virülansından Sorumlu Yeni Proteinlerin Keşfedilmesi” başlıklı projesi ile ARDEB “1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı” kapsamında destek almaya hak kazandı. Proje ile kedi dışkısından bulaşıp, insanlar dahil sıcakkanlı hayvanları enfekte ederek yayılım gösteren “Toxoplasma gondii” parazitine karşı ileri bir genom düzenleme yöntemi olan “CRISPR-Cas9” teknolojisi kullanılarak canlı-atenüe bir aşı geliştirilmesi hedefleniyor.
Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemiz, sağlık alanındaki yetkinliğini hem tedavi hem tanı hem de korunma alanlarında gerçekleştirdiği projelerle pekiştirmeye devam ediyor. Üniversitemize Berlin Humboldt Üniversitesinden gelerek araştırmalar yapan Dr. Özlem Günay Eşiyok hocamız, hem insanların hem de hayvanların yaşamını tehdit eden, besi hayvanlarında ekonomik kayba sebep olan Toxoplasma gondii parazitine karşı aşı geliştirme çalışmalarına başladı. TÜBİTAK tarafından da desteklenen projeyi gerçekleştiren ekibi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.
“Bağışıklığı düşük bireyleri daha fazla etkiliyor”
“Toxoplasma gondii” parazitinin özellikle düşük bağışıklığa sahip bireylerde tehlikeli olduğunu ifade eden Dr. Günay Eşiyok, “Dünya popülasyonunun yüzde 30’unun seropozitivite gösterdiği Toxoplasma gondii parazitinin enfeksiyonu, bağışıklık sistemi güçlü olan insanlarda semptomsuz seyrederken bağışıklık sistemi zayıf olan (örn. kronik rahatsızlığı olan, organ nakli yapılmış, kanser tedavisi gören, HIV-pozitif ya da bağışıklık baskılayıcı ilaç tedavisi alan) bireylerde ciddi komplikasyonlara yol açabilir; hatta ölüme kadar götüren ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca, hamilelik döneminde parazit ile karşılaşılması durumunda parazitin fetüse aktarılması ile düşüklere, ölü doğumlara ve merkezi sinir sisteminde görülebilecek doğumsal anomalilere neden olabilmektedir” dedi.
“Enfekte hayvanlarının etinin tüketilmesi halk sağlığını tehdit ediyor”
Parazitin bulaşma yollarını anlatan Dr. Özlem Günay Eşiyok, “Sağlıklı bireylerin ve besi hayvanlarının beyin, göz gibi merkezi sinir sistemi organlarına ya da kas hücrelerine yerleşerek doku kisti formunda fırsatçı şekilde bekleyen parazit, akut forma dönüşüp doku nekrozlarına sebep olabilir. Doku kisti taşıyan besi hayvanların etlerinin iyi pişmeden tüketilmesi, parazit ile bulaşı olan su ve gıdaların tüketilmesi ya da kedi fekal atıkları ile birebir kontaminasyon, insan enfeksiyolarının başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Koyun, keçi, sığır gibi çiftlik hayvanlarında parazitin doku kisti oluşturan formunun varlığı hayvanların telef olmasına sebep olmakta ve ciddi ekonomik kayıpları beraberinde getirmektedir. Doku kisti ile enfekte bu hayvanların etlerinin tüketilmesi ise halk sağlığını ciddi ölçüde tehdit etmektedir. Kompleks yaşam döngüsünden kaynaklı, parazite karşı mücadelede yüksek etkiye sahip ve insanlara uygulanabilen önlem amaçlı kullanılabilecek herhangi bir aşı bulunmamakla beraber, enfeksiyonu tedaviye yüzde 100 yanıt veren bir ilaç da mevcut değildir. Günümüzde sadece koyunlarda kullanımı ruhsatlandırılmış olan ve yalnızca birkaç ülkede satışı gerçekleşen ‘ToxoVax’ adı verilen tek bir aşı mevcuttur. Bu nedenle hem besi hayvanları hem de insanlar üzerinde uygulanabilecek ve koruma amaçlı kullanılabilecek yerli ve etkin bir aşının geliştirilmesi ülkemizde hala büyük bir ihtiyaçtır. Parazite karşı etkin bir mücadele stratejisinin geliştirilebilmesi için organizmanın biyolojisi ile ilgili detaylı bilgiye sahip olmak şarttır” diye konuştu.
“Parazitin genetiğinin belirlenmesi mücadeleyi kolaylaştıracak”
Dr. Günay Eşiyok, “Projemizde; T. gondii parazitinin virulansından yani konağını enfekte etme ve hastalık yapma yeteneğinden sorumlu olan proteinlerin keşfedilebilmesi için yeni nesil bir teknoloji olan ‘Optogenetik’ yaklaşımıyla ışık ile aktive edilebilen bir proteini kodlayan gen diziliminin parazit genomuna entegrasyonunu ve mavi ışık altında sinyal yolağını aktive ederek patojenitesini düzenleyen proteinlerin saptanmasını amaçlıyoruz. T. gondii’nin konağını istilası sırasında görev alan ajanların keşfi sayesinde parazit ile mücadelede daha somut adımlar atılabilecek. Gelecekte, parazitin virulansından sorumlu olduğu belirlenen proteinleri kodlayan genlerin hedeflenmesi ve moleküler yöntemlerle silinmesi ile mutant parazit suşları oluşturup, mutantların canlı ancak zayıflatılmış yani attenüe parazit aşıları olarak test edilebilecek. Gelişen teknolojiler ve genom düzenleme yöntemlerinin yaygın şekilde kullanılmaya başlanması, parazitin isteğe bağlı şekilde virulansının azaltılmasına izin verecek ve umut ediyoruz ki yakın gelecekte T. gondii enfeksiyonuna karşı etkili, veteriner amaçla kullanılabilecek, canlı-atenüe bir aşı geliştirmesine olanak sağlanacak” dedi.
Yürütücülüğünü Dr. Özlem Günay Eşiyok’un yaptığı proje ekibinde; Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mert Döşkaya, Doç. Dr. Aysu Değirmenci Döşkaya ve Doç. Dr. Muhammet Karakavuk ile Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Can yer alıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı