Anadolu’nun tam ortasında bir şehir düşünün… Hem geçmişin izlerini taşıyan hem de her kaşığında yüzyılların tadını bırakan bir mutfak kültürü… Malatya mutfağı, sadece karın doyurmaz; anıları hatırlatır, kökleri canlandırır, bir sofrada geçmişi bugüne taşır.
Anadolu’nun tam ortasında bir şehir düşünün… Hem geçmişin izlerini taşıyan hem de her kaşığında yüzyılların tadını bırakan bir mutfak kültürü… Malatya mutfağı, sadece karın doyurmaz; anıları hatırlatır, kökleri canlandırır, bir sofrada geçmişi bugüne taşır.
Malatya denince çoğu kişinin aklına kayısı gelir ama biz bugün başka bir zenginliğin, evlerin mutfağında pişen, anaların eliyle yoğrulan o unutulmaz yöresel lezzetlerin izini süreceğiz.
Analı Kızlı: Birlikte Güzel
Bu yemeğin adını duyduğumda yüzümde hep bir tebessüm oluşur. Hem adı güzel, hem tadı. İncecik bulgurla kaplı, içi kıymayla doldurulmuş küçük köfteler ve yanında minik yuvarlanmış kızlar… Et suyunda pişerken bütün ev o buram buram kokuyla dolar. Her lokması emek, her lokması geçmişten bir hikâye.
Kağıt Kebabı: Sadeliğin Şıklığı
Malatya usulü kağıt kebabı, öyle gösterişli bir sunum istemez. Ama o fırından çıkan paketin içinden yayılan koku, başlı başına bir davetkâr çağrıdır. Etin, sebzelerin ve baharatların kendi suyunda pişerek adeta birbiriyle dans ettiği bir lezzet şölenidir.
Kiraz Yaprağı Sarması: Minik Ama Asil
Sarma deyince akla üzüm yaprağı gelir ama Malatya’da kiraz yaprağıyla yapılanı makbuldür. İncecik bulgurla hazırlanan iç harcı, kiraz yapraklarına sarılır ve yoğurtla buluşunca ortaya bambaşka bir lezzet çıkar. Tadına bakan, bu yemeği sadece bir yemek değil, bir sanat eseri gibi görür.
Kayısı Tatlısı: Tatlının En Asili
Elbette kayısıyı unutmamak gerekir. Ama bu sefer kurusundan… Cevizle doldurulan kuru kayısılar, şerbetin içinde kaynarken evi saran koku, Malatya’nın tatlı bir vedası gibidir.
Malatya’nın mutfağı; sadece tariflerden, ölçülerden ibaret değil. Orası bir kültür, bir gelenek ve her şeyden öte bir duygu meselesi. Çünkü Malatya’da yemek sadece doyurmaz; sevgiyle yapılır, muhabbetle yenir, hatıralarla yoğrulur.
Bir gün yolunuz Malatya’ya düşerse, sadece gözünüz değil, gönlünüz de doysun diye bir eve konuk olun. Çünkü en güzel yemekler orada pişer, en samimi sofralar orada kurulur.